MÜTEAHHİTLİK ÖDEMELERİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME
Müteahhitlik ödemelerine ait dekonların ayrı ayrı refereans numarası alınarak ödenmesi gerekmektedir. Bu şekilde yapılmayan ödemelere iade işlemi uygulandığından süreç uzamaktadır. Bilgilerinize.
Ülkemizde ve dünyada, insanlarda çevre bilincinin oluşturulabilmesi ve çevreye duyarlı bir nesil yetiştirilebilmesi için 1972 yılından bu yana çeşitli etkinliklerle kutlanan ‘Dünya Çevre Günü’, tüm insanlığın geleceğini yakından ilgilendiren çevre konusunda, büyük önem arz etmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Mayıs 2022 de yayımladığı genelge ile ülkemizde 5 Haziran tarihinin bulunduğu hafta Türkiye Çevre Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu yıl Çevre Haftasını “ Hepimizin Bir Dünyası Var” teması ile kutluyoruz. Birleşmiş Miletlerin ise bu yılki Dünya Çevre Günü teması “Arazi restorasyonu, çölleşme ve kuraklığa dayanıklılık ” tır.
“Arazi bozulumu"; arazinin, insan faaliyetlerinden kaynaklanan nedenlerle, doğal süreçlerle daha da şiddetlenen ve boyutları iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı nedeniyle sıklıkla artan şekilde, biyolojik ve ekonomik üretkenlik kapasitesinin herhangi bir şekilde azalması veya kaybedilmesidir.
Çölleşme ve kuraklık da, günümüzde insanoğlunun karşı karşıya olduğu ve mutlaka ciddiye alması gereken en önemli küresel ve bölgesel çevre konularından biridir. Çölleşme, Birleşmiş Milletler tarafından “iklimsel değişimleri ve insan etkinliklerini de içeren, fiziksel, biyolojik, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik etmenler arasındaki karmaşık etkileşimlerin, kurak, yarıkurak ve kuru-yarınemli alanlarda oluşturduğu arazi degradasyonu (bozulma)” olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, dünyanın hemen her bölgesinde oluşabilen arazi bozulumu, kurak, yarıkurak ve kuru-yarınemli arazilerde oluşması koşuluyla çölleşme olarak kabul edilmiştir. Çölleşme, düşük toplam yağışa, yetersiz su kaynaklarına, uzun kurak mevsimlere, yinelenen kuraklık olaylarına, gevşek malzemeye ve ince toprak katmanına sahip, seyrek ve aynı zamanda hassas bir vejetasyon ile kaplanmış ortamlarda, hem daha sık oluşur hem de daha fazla etkili olur.
Ülkemizin çölleşme ile mücadele konusunda dünyada önder ülke konumunda olma rolünü devam ettirmek için bakanlık olarak çalışmalarımızı hız kesmeden devam ettirmekteyiz.
Oluşturulan Türkiye Çölleşme Hassasiyet Haritasına göre;
Ülke topraklarımızın yaklaşık olarak ’i zayıf, P.9’ u orta ve ".5’i yüksek hassasiyet grubunda bulunmaktadır. Türkiye'de Orta Anadolu gibi kurak ve mikro klima özelliği gösteren bölgelerimiz bulunmakta ve bu alanlar çölleşme açısından sıcak notalarımızı oluşturmaktadır. Türkiye maalesef yarı kurak bölgede bulunmakta olduğundan aslında su konusunda çok şanslı bir ülke değildir. Yakın gelecekte ortalama yağışların düşeceği öngörüldüğünden Türkiye’de kuraklığın artacağı tahmin edilmektedir. Kuraklık çölleşmeye sebep olacaktır. Çöllleşmenin sonucunda su kaynaklarının kuruması, bitki örtüsünün tahribi, erozyon ve biyoçeşitliliğin azalması gibi doğal ortamdaki bozulmanın yanında yaşam kalitesinin düşmesi, kıtlık ve göç gibi sosyoekonomik sorunlar da ortaya çıkar. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada her yıl sadece çölleşme ve kuraklık nedeniyle 12 milyon hektar arazi kaybedilmektedir. Söz konusu arazi büyüklüğü 20 milyon ton tahıl üretebilecek bir alana tekabül etmektedir.
Bu bağlamda sadece bir tane olan dünyamızda çölleşmeyi önlemek için; doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının benimsenmesi, su kaynaklarının korunması, bitki örtüsünün korunması ve ağaçlandırma çalışmalarının yapılması, ekonomik faaliyetlerin doğal ortamla uyumlu olarak planlanması ve doğru arazi kullanım yöntemlerinin seçilmesi çölleşmenin etkilerini azaltmada yardımcı olabilecektir.
Çölleşme ve elbetteki iklim değişikliği ile de mücadelede çok önemli yeri olan ve birçok sektörü ilgilendiren “su”, BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin “yatay” unsurları arasında yer almaktadır. 6 nolu Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi, herkesin temiz ve güvenli içme suyuna ve sanitasyona erişim sağlamasıyla ilgidir.
Türkiye’nin yarı kurak iklim kuşağında bulunduğu göz önüne alındığında sanılanın aksine su zengini olmayıp, su stresi yaşayan ülkeler arasındadır. Bu durum, kısıtlı su kaynaklarımızın verimli kullanımını ve entegre yönetimini gerekli kılmaktadır.
Aynı zamanda hızlı şehirleşme ve sanayileşme nedeniyle ülkemizin enerji tüketimi giderek artmaktadır. Ülkemizde petrol ve doğalgaz kaynakları bulunmaması nedeni ile enerji ihtiyacının karşılanmasında yerel kaynakların kullanımına öncelik vermekte, bu bağlamda yenilenebilir hidro-enerji potansiyelinden istifade edilmesine yönelik projeler hayata geçirilmektedir. Ancak ülkemizde kalkınmaya, teknolojik gelişmelere hızla ulaşmak için ilerlemesi gerekmektedir. Bu kapsamda bu gelişmeler için çevre ile kalkınmayı bir arada yürütmek gerekmektedir. Bu durumu sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde yürütülmelidir. Çevre ve kalkınma birlikte yol alabilir.
Ülkemizin çok özel ve güzel köşelerinden biri olan ve yoğun sanayileşmenin bulunduğu ilimizde de çevrenin iyileştirilmesine yönelik çalışmalara öncelik verilmesi Valiliğimizin hassas davrandığı çalışma alanlarından birisidir. Bu kapsamda ilimizde bulunana 13 adet hava kalitesi istasyonu ve 36 tesisin kirletici vasfı yüksek 103 bacasında yapılan ölçümler hassasiyetimizin en temel göstergelerindendir. Atıksular ile ilgili olarak ise ilimizdeki 521.584 m3/gün toplam debili atıksuların tamamı arıtılarak deşarj edilmektedir. İlimizde alıcı ortama arıtılmadan hiçbir atıksu deşarj edilmemektedir.
İklim değişikliği ile mücadele ve diğer çevre konularındaki çalışmalar; ilimizde Sayın Valimiz önderliğinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve ilgili diğer kurumlar yanında eğitim kurumlarımız ve oldukça çok sayıda gönüllü sivil kuruluşlarımız tarafından yapılmaktadır. Çevre ile ilgili yapılan çalışmalarda çok sayıda insanın katkısı ve farkındalığı sorunların çözümünde hedefe kolay ulaşılmasını sağlamaktadır. Bu vesile ile bu ortak hedefi amaçlayarak İlimizde 7/24 esasına göre gece gündüz mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan çalışma arkadaşlarıma ve başta çalışmalarımızda her daim çevre konusunda işbirliği ile çalıştığımız Kocaeli Büyükşehir Belediyesine, İlçe Belediyelerimize ve ilgili diğer kurumlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Aynı zamanda Valiliğimizin (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü) Türkiye’ ye örnek olacak çalışmaları da bulunmaktadır. Atıksuların yönetimi ile ilgili atıksu taşıyan vidanjörlerin uzaktan takip sistemleri ile izlenmesi projesi bunlardan bir tanesidir. Hava kirliliğinin önlenmesine ilişkin olarak şikayete konu firmalara gece görüş kameralarının taktırılması, kimyasallar depolamalarda kapalı dolum sistemlerine geçiş, Sürekli Baca Gazı izleme sistemleri ve şikayete konu tesislerin TÜBİTAK-MAM tarafından ölçümlerinin yapılması Türkiye’de ilk defa ilimizde uygulanan çalışmalardır. Atıkların yönetimi ile ilgili geri kazanım tesislerine kamera sistemlerinin taktırılması ve tehlikeli atık taşıyan araçların uzaktan takip sistemleri ile izlenmesi ilimizde gerçekleşen ve sonrasına Türkiye geneline yaygınlaştırılmıştır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekiplerimiz tarafından 2023 yılında 2.749 adet tesis denetlenmiş ve uygunsuzluk tespit edilen 91 adet tesise 68.379.199,69 ? İdari yaptırım uygulanmıştır. 2024 yılı Ocak-Mayıs tarihleri arasında ise; 812 adet tesis denetlenmiş, uygunsuzluk tespit edilen 45 adet tesise 31.639.789,82 ? idari yaptırım uygulanmıştır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayeleri ve öncülüğünde başlatılan Sıfır Atık Projesi kapsamında ise; ilimizde, sıfır atık projesi uygulamasının başlatıldığı 23 Şubat 2018 den bugüne kadar 224.071 kg atık kağıt, 95.347 kg atık cam, 150.875 kg atık metal, 104.767 kg atık plastik atık toplanmıştır. Projenin başlangıcından itibaren toplanan atık kağıt sayesinde 3.809.207 ağaç kesilmekten kurtarılmıştır.
Herkes sağlıklı, dengeli bir doğal çevrede yaşama hakkına sahiptir. Hepimizin çevre bilinci konusunda zihinlerimize kazıması gereken nokta; doğanın yaşamak için insanoğluna ihtiyacı olmadığı, ama insanoğlunun var olduğu sürece yaşamını devam ettirebilmek için doğaya ihtiyaç duymasıdır. Bu konuda her ferdin çevreci olma ve üzerine düşen görevi yapma mecburiyeti vardır. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm dünya insanlarını çevreye karşı daha duyarlı olmaya davet ediyorum.
Türkiye Çevre Haftasının, en azından bu cennet vatanın evlatları olan bizlere, temiz çevrenin bize atalarımızdan miras olarak kalmış olmasından ziyade, bizim gelecek nesillere emanetimiz olması gerektiği konusunda farkındalık oluşturmaya vesile olmasını temenni ediyorum.